"Aşık olup ulaşamayan ya da olumsuzluklarla karşılaşanlar iyi bilirler: umutsuz bir aşkı, kalp ayrı konuşur, hisler ayrı. Çok üzücü gelir, insana hüzün verir…
Bakışları gözlerimi parlatıyordu, oysa o hissi yaşayan sadece bendim. Kader yüzüme güler diye umut ettim. İlk başlarda umutluydum, olur gibi görünüyordu. İyi hissediyordum, hiç bu kadar iyi hissetmediğim kadar. Belki hayatım güzelleşirdi.
Aşk bu, öylesi ya da böylesi, yok ki, olunca oluyor insan. Söz geçirebilir mi insan kalbine? Olmaz ki, yapamayız.
İmkansız değildi belki de, ama aşk öyle bir şey ki, iyi öğretiyor insana, çok iyi tecrübeler kazandırıyor. Mesela kazandığım en önemli tecrübe, elinde bir şans varken değerlendirmen gerektiği oldu. Bu tecrübeyi edindim ama benden çok şey götürdü, hayatımı etkiledi, bana umutsuzluk verdi. Uyumadan önce düşünürdüm, son bakışını hiç gitmezdi aklımdan. Yarın oldu ve onun için sıradanlaştım… Çabuk kapılmadım bu hisse, ümit vermese de veriyor sandım…
Saftım, kolay bağlandım. Çıkıp bir dağın başına haykırıp 'hayır' diye bağırasım var aslında. Olamaz, böyle olmamalıydı…
Canım acıdı, acımaya devam ediyor. Peki ya olsaydı?
Filizlenmez miydi? Dünyamda çiçekler, parlak, parlak yıldızlar aydınlatmaz mıydı etrafımı? Olurdu öyle, güzel olurdu ki. Ama şimdi yine eski ben oldum, yine sessizleştim. Bir insan nasıl değiştirebilir ki bir insanı, bunu öğrendim. Canım yanıyordu, geçer mi bilmem ama bende bir iz bıraktığı kesin…"