Nefret Etmen Gereken Birini Özlemek
İnsanlar bizim için kategoriler halindedir aslında. Kimileri hayatımızın üst sıralarında, kimileri de hayatımızın tam merkezindedir. Bazıları ile konuşmayı, bazıları ile gülmeyi severiz. Bazıları ile de güzel başlayan dostluğu düşmanlık ile sonuçlandırabiliriz. Canımızı yakabilen bu denli durumlar bizleri olumsuz etkilese de hayatımızın bir yerine dokunabilirler aslında. Ama önemli olan, kırmızı noktamızı geçmemeleridir, yani kendilerinden nefret ettirmemelidirler.
“Nefret içinde taşıyanı yakar, onun hedefine ulaşmak için başka bir şeyi yok edemez.”
Harry Emerson Fosdick
Kötü Hislerin Dönüşümü Bir insanı sevmemek, ona karşı düşüncelerimizi ve onun yapabileceklerinin iyi şeyler olmadığını düşündürür zihnimize. Çünkü “sevmemek” bu şekilde etki eder bilinçaltımıza. Olası olumsuzlukları düşünmek, neler olabileceğini ya da karşı tarafın bizim için neler düşünebileceği gibi aklımızı meşgul eden konular, sevmemenin gittikçe artmasına yol açar.
Ve sonra nefrete dönüşür.
Aslında:
"Nefret, yavaş yavaş bir insana benziyormuş gibi sizi kemiren bir asit gibidir.”
Maya Angelou
Öyle ki, bağımlılıktır aslında “nefret”. Duygularınızı esir alır ve eğer nefret ettiğiniz kişiyle öncesinde bir bağınız var ise ve bu bağ sonradan nefrete evrildi ise işte o zaman nefret duygusu özleme dönüşür. Size ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin, her şeyi sineye çeker beyniniz. Tek umurunuzda olan şey, eksikliği gidermek olur. Başka birine nefret besleyerek…
Bloglardan haberdar olmak için bültene katılın.